İlhamın harika yanı, bazen bakmadığınız zamanlarda sizi bulmasıdır.
Wong Kar-Wai
Wong, sinemaya 1980'lerde, yılda iki yüzden fazla film üreten Hong Kong film endüstrisinin yaratıcı mayasından doğar. Hiçbir zaman sinema okuluna gitmez. Kariyerine, John Woo'nun 1986'da "A Better Tomorrow'un" yayınlanmasının ardından, Hong Kong sinemasını uluslararası ilgi odağı haline getirecek aksiyon filmlerinde senarist olarak başlar.
Türe olan akıcı yaklaşımı, çocukluğunda sinemaya olan büyük ilgisinin bir sonucudur. Wong, annesiyle sinemalarda vakit geçirir, sanat filmleri ile reklam filmleri arasında ayrım yapmadığını söyler; “Biz sadece sinemayı izlemeyi severdik”....
Bugün, Wong öncelikle bir sanat filmi yönetmeni olarak tanınır. Fakat filmleri melodramdan dövüş sanatlarına kadar çeşitli türler arasında geçiş yapmaktadır. Özellikle Hong Kong film endüstrisindeki geçmişinin izlerini, gangster sinemasının kinayelerini işleyen erken dönem filmleri "As Tears Go By"(Göz Yaşları Aktıkça- 1988) ve "Days of Being Wild" ( Vahşi Günler - 1990) ile görebiliriz.
Days of Being Wild (Vahşi Günler - 1990)
Wong'un dördüncü filmi "Chunking Express "(1994) onu Batılı izleyicilerin dikkatine sunar.
Kowloon'daki on yedikatlı kalabalık bir konut ve alışveriş kompleksi olan meşhur Chunking Mansions'da geçer. Film, sinemaseverlere, Wong'un olabileceklerin olasılıklarını saplantı haline getirdiği, aşka düşkün romantikler evrenini tanıtır. Karakterlerden biri şöyle der: “Her gün çok fazla insanın yanından geçiyoruz. Asla tanışamayacağımız veya yakın arkadaş olabileceğimiz insanlar.” Küresel bir metropolde şans ve kaderin bu dansı, filmin çılgın tarzının temelini oluşturur.
Bir senaryo olmadan, doğaçlama yöntemiyle çekilen film, Wong'un uzun süredir birlikte çalıştığı Avustralyalı görüntü yönetmeni Christopher Doyle'un göz kamaştırıcı kamera çalışmasına örnek teşkil eder. Yapım tasarımcısı ve kurgucu William Chang ile birlikte bu ilişki, Wong'un filmlerine ağır çekim, renkli lens filtreleri ve aşırı geniş açılarla kusursuz bir görsel stil ve melankolik çalışmalarına önlenemez bir canlılık kazandırır.
İşbirliği, Wong'un çalışmalarının önemli bir özelliğidir. Wong, yedi filminde rol almış Tony Leung, Maggie Cheung ve Leslie Cheung gibi Çin sinemasının yıldızları ile tekrar eden bir kadro kullanır. Hepsi, Wong'un dikkatli yönetimi altında kariyerlerini parlatan performanslar sergiler.
Chunking Express (Hong Kong Ekspresi - 1994)
Günlük hayatın şiiri
Wong'a, dünya çapında böylesine adanmış bir takipçi kitlesi kazandıran şey, onun amansız bir şekilde gündelik hayatın şiirine ve kalp kırıklığı temasına geri dönüşüdür.
Bu, "Happy Together'da" (1997) Buenos Aires'te mahsur kalan iki adam arasındaki işkence görmüş romantizm veya "In The Mood For Love" ve devamı, "2046'"nın (2004) tamamlanmamış aşk ilişkisi olsun, Wong'un sinematografisi, kalbin çileleri üzerine genişletilmiş bir meditasyondur.
In the Mood for Love (Aşk Zamanı-2000)
Filmleri , olay örgüsünden ziyade karakter, ruh hali ve ayrıntıyı vurgular. Onu tarif ettiği gibi: Sinema, soyulmuş bir portakalın sitrik kokusu, ipek bir çorapla sıcacık tenin dokunuşu olabilir; ya da sadece beklenti içinde yıkanmış karanlık bir alan...
Wong, özlemin gücü aracılığıyla, gündelik nesnelerin ve yerlerin olağanüstü anlamlarla nasıl aşılandığını gösterir.
Samimi ayrıntılara olan ilgisi- görünürde kitsch bir ambadan gelen ışık, bir kutu konserve ananasın son kullanma tarihi, bir sigaradan dumanın yukarı doğru kıvrılma şekli- filmlerine bir lirizm ve zamanın acımasız akışını yansıtmak için eşsiz bir kapasite kazandırır.
Happy Together ( Mutlu Beraberlik-1997)
Wong'un filmleri, kısacık ve geçici olanı yakalayarak, güçlü bir kültürel hafıza biçimi görevi görür. Bu, 1960'larda geçen, tüm ekibe 60'ların Hong Kong'unda popüler olan Şanghay yemeklerini yedirdiği ve Maggie Cheung tarafından giyilen ikonik "cheongsam" elbiselerinin titiz tasarımını denetlediği "In the Mood For Love'"ın nostaljik ortamında belirgin bir şekilde görülür.
In the Mood for Love - Su Li-zhen Chan
Wong için sinema, tarihi en mahrem ayrıntılarla yansıtmanın bir yoludur. Bir nesne önemsiz görünebilir. Ancak nesneler, onun filmlerinde bir arzu seli yaratabilir. Wong Kar-Wai sineması, tesadüfi karşılaşmalar ve ölüme mahkum aşkların rezonansıyla insanlığı büyülemeye devam ediyor...
O, yılları tozlu bir pencere camından bakar gibi hatırlıyor. Geçmiş, görebildiği ama dokunamadığı bir şey. Gördüğü her şey bulanık ve belirsiz.
Comments