Bir fikir, ardından bir fikir daha... Hayal gücünün dönüşüp vücut bulduğu anlar... Her öteki "an"'da, kendini arama ve aşma aşkı...Özünün içinde, lakin çerçevenin dışında... Zamanının ruhunu yadırgayan ve onu yeniden yaratan Hedda...
Yirminci yüzyıl resminin yıllıklarında, resimleriyle ünlü birçok sanatçı ve sadece ünlü olan bir avuç başka sanatçı vardır. Dönemin Amerika'daki sanat hayatı hakkında bilgi sahibi olan çoğu meraklı gözlemci, onun içindeki hikayeli isimlere aşinadır; neredeyse tamamen erkeklerden oluşan sanatçılar ve New York'un ilk kez Paris'e üstün geldiği yüzyıl ortası döneminde resmin yenilikçileri... Bu grup içinde, şiddetli zekası ve yenilikçi çalışmalarıyla tanınan, ancak kariyeri karanlıkta kalan bir sanatçı vardı; resme olan sessiz ve vizyoner yaklaşımı sayısız diğer sanatçıyı etkileyecek olan Hedda Sterne...
1950'de Metropolitan Museum of Art'ın "American Painting Today" - 1950 sergisini reddeden ve boykot eden Irascible 18 (Hırçın 18'li) grubu ve Hedda.
Soldan- sağa ön sıra; Theodoros Stamos, Jimmy Ernst, Barnett Newman, James Brooks, Mark Rothko,
Orta sıra: Richard Pousette-Dart, William Baziotes, Jackson Pollock, Clyfford Still,
Arka sıra: Robert Motherwell, Bradley Walker Tomlin; back row: Willem de Kooning, Adolph Gottlieb, Ad Reinhardt, Hedda Sterne
1910 yılında, Romanya'da dünyaya gelen Hedda'nın sanata olan ilgisinin kaynağı, bizleri pek de ilginç bir maceraya sürüklemez. Zira ailesinde sanatkarlar içerisinde büyür. Erken yaşlardan itibaren Almanca, Fransızca ve İngilizce konuşmayı öğrenen hırslı bir genç kadındır ve henüz on bir yaşında Dostoyevski ve Proust ile tanışır. Orkestra şefi olan kardeşi Eduard Lindenberg'in yolunu takip etmeyen Hedda, piyano öğrenmeye zorlanır, ancak buna karşı çıkar ve ailesini resme devam etmesi için ikna eder. Çocukluk arkadaşı, ressam Victor Brauner, Sterne'i Konstrüktivizm ve Sürrealizm ile tanıştırır; bunların birleşimi, onun akım-kıran sanatsal kariyerini şekillendirmeye devam eder. 1941'de İkinci Dünya Savaşı, ülkeyi Yahudi pogromları ile gölgelediği için ailesi ile birlikte kaçar ve 2011'de yüz yaşındaki ölümüne kadar hayatının geri kalanını yaşayacağı Amerika Birleşik Devletleri'ne gider.
İlham veren anlar
On yedi yaşında Londra'da, genç yaratıcı için çok önemli bir ilham kaynağı olan, Chelsea Flower Show'u ( 1912'den beri Kraliyet Bahçıvanlık Derneği tarafından Mayıs ayında beş gün boyunca düzenlenen bir bahçe gösterisidir) ziyaret eder. Bu renkli atmosfere tanıklık ettiğinde, sanat sevgisini fark eder ve bu onun resim yapma dürtüsünü tetikler. 1927'den 1932'ye kadar Paris ve Viyana'yı ziyaret ederek, André Lhote ve Fernand Léger atölyelerinde ve Académie de la Grande Chaumière'de dersler alır. Sanat eğitiminin yanı sıra, Bükreş Üniversite'sinde, Felsefe ve Sanat Tarihi okur .
Hedda Sterne-1961, New York
Hedda, kariyerinin başlarında Sürrealizmden, özellikle de sanatçının bilinçdışı zihninin, sanatsal süreçte otoriteyi ele geçirdiği, Sürrealist otomatizm pratiğinden, büyük ölçüde etkilenir. Jean Arp'ın dikkatini çeker ve "Les Surindépendants Paris" sergisine dahil edildiğinde, uluslararası beğeni toplamayı başardığı eserleri olur. Daha sonradan, Arp ile bağlantılı olarak Hedda, Peggy Guggenheim'a önerilir ve çalışmaları Guggenheim'ın beş sergisinde yer alır. Tam da o zamanlar New York, Paris'ten sonra sanat dünyasının yeni soluğu olur ve İkinci Dünya Savaşı'nın da etkisi ile, genç ve heyecanlı sanatçılara sıcak bir ev sahipliği yapar.
Hedda Sterne, Open Enclosures, 1943, panel üzerine yumurta tempera.
Hedda New York'tayken, Paris'te tanıştığı Sürrealist ressamların çoğuyla ve birçok yeni yüzle yeniden bir araya gelir. O tarihlerde Avrupa, dehşet dolu kanlı sahnelere tanıklık ederken, New York'taki Hedda sanat sahnesinde cesurca yer alır ve çalışmaları, 1942'de André Breton ve Marcel Duchamp tarafından düzenlenen "First Papers of Surrealism" sergisinde boy gösterir.
Şehrin uyarıcı atmosferi, Hedda'nın çalışmalarını büyük ölçüde etkiler; New York'un mimarisi ve endüstriyel silueti, sonraki çalışmalarına dinamik bir çizgi kullanımı getirir. Sanatçı o dönem yeni arayışlar içerisinde deneyeler yapmaya başlar. Deneyler, Hedda'nın 1950'lerde revize edilmiş yöntem ve malzemelerin, aerosol sprey boya ve diğer ticari ürünlerin geleneksel olmayan kullanımının, sanatsal sürecinin bir parçası haline geldiğini gösterir. Bu dönemde sanatçı, etrafındaki dünyanın artan hızını yorumlamak amacıyla, hareket ve ışıkla giderek daha fazla ilgilenir. Kuşkusuz bu yeni dönem, birlikte çalıştığı sanatçılar, Jackson Pollock, Willem de Kooning ve Robert Motherwell'ın eserlerinden mülhem olarak açılır...
Hedda Sterne, Machine 5, 1950, tuval üzerine yağlı boya ,Krannert Art Museum
Hedda'nın eserleri ile tanışan , tek bir akıma hizmet etmeyen, kalıplara sığmayan ve daimi bir sanatsal arayışta olan yaratıcı ile karşılaştığını hemen anlar. Eserler, üretiminin ilk gününden son gününe kadar, sanat hayatının ve kişiliğinin gizlendiği bir günlük gibidir adeta... Zamanla değişen New York ve Hedda, her seferinde ayrı duygular ile büyüler. Sanatçı, Soyut Dışavurumculuk, Konstrüktivizm ve Sürrealizm'den etkilenen, herhangi bir özel sanat taksonomisine dahil olmayı reddeden çalışmalarıyla hatırlanmaya devam eder...
Hedda Sterne, Alaska I, 1958, Tuval üzerine yağlı boya,180.34 x 279.4 , Albright-Knox Art Galerisi'ne Seymour H. Knox, Jr. hediyesi.
Hedda Sterne, Metamorphosis, 1967, tuval üzerine akrilik, 182.9 × 137.2,Whitney Museum of American Art Koleksiyonu, New York, Eric Green'nin hediyesi.
Hedda Sterne, Detail from Everyone, 1969-70, akrilik ile boyanmış çok sayıda gerilmemiş tuvalden oluşan enstalasyon.
Hedda Sterne, "İsimsiz", 1983, tuval üzerine akrilik ve pastel.
Hedda Sterne, "İsimsiz" , 2001, kağıt üzerine grafit kalem , 31.12 x 23.18
"İnanıyorum ki ... izmler ve diğer sınıflandırmalar yanıltıcı ve küçültücüdür. Sanatta beni büyüleyen, kelimelere hapsolamayandır”
Hedda Sterne
Sanatçının birbirinden güzel eserleri ile tanışmak için: https://heddasternefoundation.org/artwork
Comments